30 Ağustos 2009 Pazar

US Open 2009

Her yıl Ağustos ayının son pazartesi günü başlayıp iki hafta süren ve Grand Slam turnuvalarının sonuncusu olan Amerika Açık yarın başlıyor..Yaklaşık 16 milyon dolar toplam ödül dağıtılan turnuvada tekler şampiyonları 1 milyon dolara yakın ödül alacaklar.Ana kort, Arthur Ashe stadyumu, 23 bin koltuk ile dünyanın en büyük tenis stadyumudur.
Erkeklerde son 5 yılın şampiyonu olan Roger Federer turnuvaya 1 numaralı seribaşı olarak katılıyor ve kuşkusuz en önemli favori olarak gözüküyor.Rafael Nadal'dan geçtiğimiz günlerde 2 numaralı koltuğu alan Büyük Britanyalı raket Andy Murray ise Federer'i zorlayacak en önemli isim gibi görünüyor.İspanyol Rafael Nadal sakatlığı sonrasında yaptığı açıklamada 3 numaranın her zaman büyük bir şansı vardır diyerek rakiplerine hazır olduğu mesajını verdi.Wimbledon finalinde Federer'e dramatik bir maçla kaybeden 2002 şampiyonu Andy Roddick ile 2001 şampiyonu Lleyton Hewitt bu turnuvada tecrübeleriyle öne çıkan raketler olacaklar.
Bayanlarda ise durum oldukça karışık.Voleybol topu gibi son 5 yılda sürekli el değiştiren şampiyonluk için bu yıl için adaylar oldukça fazla..Son şampiyon Serena Williams ile Dünya 1 numarası Dinara Safina arasındaki Grand Slam kazanılmadan 1 numara olunur mu olunmaz mı tartışması ikili arasındaki ipleri iyice germişti..1 ve 2 numaralı torbalardan gelecek olan Safina ve S.Williams en büyük iki favori olarak duruyor..Tenise verdiği aradan sonra tekrar başlayan Kim Clijsters ve sakatlığı geçen Maria Sharapova onları zorlayacak olan ikili olarak görünüyor..
1963 te Nazmi Bari'nin ana tabloya kalan ilk Türk tenisçi olmasından sonra Marsel İlhan'dan gelen haber hepimizi sevindirdi.Elemelerde 3. turda Brezilyalı Ricardo Mello ile karşı karşıya gelen Marsel İlhan, 6-4 ve 6-2'lik setlerle rakibini 2-0 yenerek tarihi bir başarıya imza attı.Marsel'e ana tabloda başarılar diliyor,oldukça keyifli bir turnuvanın tenis severleri beklediğini düşünüyorum..

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Beşiktaş 0-0 G.Antepspor

Beşiktaş yeni sezonda taraftarının önüne çıktığı ilk maçta da istediği oyunu oynayamadı ve 0-0'lık beraberlikle 2 puan daha kaybetti.Aslında geçen haftalara nazaran takım biraz daha etkiliydi.G.Antepspor önünde Yusuf ve Bobo sakatlığı nedeniyle forma giyemezken Nobre de oyuna ancak 2.yarıda dahil olabildi ve bu durum da özellikle Nihat ve Holosko'nun formsuzluğu devam ettiği için Beşiktaş'ın yine hücumda sıkıntılar yaşamasına sebep oldu.
Geçen haftalarda da söylediğim gibi yine oyunda organizasyonu sağlama görevi tamamen Tello'ya kalmıştı,bu da yine Tello'nun enerjisini en iyi şekilde kullanmasını engelledi.
Geçen 2 haftanın aksine bu maçta sol bek olarak İsmail Köybaşı görev yaptı ancak o da benim beklediğim ofansif katkıyı sağlayamadı,taraftarın önüne çıktığı ilk maçta biraz fazla heyecanlı gibiydi.Savunmanın sağında ise takıma yeni katılan İbrahim Kaş görev yaptı ve hazır olmadığını gösterdi.Ferrari ise Beşiktaş'a geldiğinden beri en iyi maçını oynadı artık Sivok-Ferrari ikilisiyle ilgili en ufak bir tereddütüm kalmadı.
Ortasahada 2 Alman alıştığımız gibi görevlerini yerine getirdiler,ancak ekstra katkı sağlayamadılar.İleri üçlüde ise sadece Nihat değil Holosko da çok kötüydü,Serdar Özkan ise sürekli bir arayış içindeydi ve eskiye göre daha iyiydi çok fazla pozisyon hazırlanmasını sağlamasa da eskiye oranla daha garantili oynadı,performansını biraz daha arttırırsa 2 sezon önceki halini bulabilir.
Oyuna sonradan giren isimlerden Nobre biraz canlılık getirdi,oyunun sonlarına gelindiğinde halen istenen skoru yakalayamamış olmanın da getirisiyle son 20 dakika Beşiktaş baskılı oynadı ancak gol gelmedi.Nobre'nin sakatlığı çok ciddi değilse en az 45 dakika oynaması gerekirdi.Ekrem ve Uğur ise etkili olamadı,yine de Ekrem'in uzatmalardaki şutu gol olsa gecenin kahramanı olacaktı.
G.Antepspor ise iyi mücadele etti fakat geçen sezonki görüntüsünden bana göre uzaktı.En azından şu an ki haliyle G.Antep geçen sezonu arayacak gibi.
4.haftada alınan 3.beraberlikle birlikte artık kredi yavaş yavaş tükeniyor,milli maç arasının ardından oynanacak G.Saray derbisinde kötü bir sonuç çıkması halinde sezona erken havlu atma tehlikesi ortaya çıktı.
Şu an için takımın oynadığı oyunun ileriye dönük bir ışık vermediği ortada ancak sakatlıkların düzelmesi ve yeni transfer Tabata'nın da beklediğimizin üzerinde katkı vermesiyle bu sorunlar hallolabilir.Benim halen umudum var bu takımdan.

28 Ağustos 2009 Cuma

Milli Takım Kadrosu

FENERBAHÇE’NİN MAÇ PROGRAMI

17 Eylül: Fenerbahçe-Twente
1 Ekim: Sheriff-Fenerbahçe
22 Ekim: S.Bükreş-Fenerbahçe
5 Kasım: Fenerbahçe-S.Bükreş
25 Kasım: Twente-Fenerbahçe
16 Aralık: Fenerbahçe-Sheriff

GALATASARAY'IN MAÇ PROGRAMI

17 Eylül: Panathinaikos-Galatasaray
1 Ekim: Galatasaray-Sturm Graz
22 Ekim: Galatasaray-Dinamo Bükreş
5 Kasım: Dinamo Bükreş-Galatasaray ( seyircisiz)
2-3 Aralık: Galatasaray-Panathinaikos
16-17 Aralık: Sturm Graz-Galatasaray

Sensiz Geçen Günlerin ...


Lig bizim için şimdi başlıyor.Beşiktaş taraftarları için İnönü'de takımla buluşma günü geldi çattı.Olimpiyat Stadı,seyircisiz oynama cezası derken kavuşmamız biraz geç oluyor ama bu akşam Dolmabahçe'de Beşiktaşımızla buluşup hasret gidereceğiz.
Dün akşam kura çekiminde Wolfsburg'u çekmemizle başlayan ardından Tabata'ya verilen 8 milyon € bonservis ücretiyle tavan yapan şanssızlık ve beceriksizlikleri bir kaç saatliğine de olsa unutacağız.
Bugün stada gidecek her Beşiktaşlının içinde tarifi zor bir heyecan olduğunu düşünüyorum.Tekrardan dünyanın boğaz manzaralı tek stadında Beşiktaşımızı seyredecek olmanın vereceği mutluluğu anlatacak kelimeler bulmak zor oluyor.
Dillerimizde ise tek bir tezahürat olacak,sensiz geçen günlerin ben a..na koyim

UEFA Avrupa Ligi'nde Gruplar Belli Oldu

Dün akşamki Şampiyonlar Ligi kuralarının ardından bugün de UEFA'da grup kuraları belli oldu.Gruplara kalmayı başaran 2 Türk takımı da 2.torbada yer alıyordu.
Fenerbahçe H Grubu'nda Steaua Bükreş,Twente ve Sheriff takımlarıyla eşleşirken Galatasaray da F Grubu'nda Panathinaikos,Dinamo Bükreş ve Sturm Graz ile eşleşti.2 takım için de iyi kuralar olduğunu düşünüyorum.
Fenerbahçe'nin grubunda 1.torbadan gelen S.Bükreş'ten çok 3.torbadan gelen Twente'nin zorlayacağını düşünüyorum.Sheriff takımının önemi ise Moldova'da gruptan her hangi bir takıma çelme takıp takamayacağı olacak.Sheriff'i deplasmanda yenen takımın avantajı olabilir.Fenerbahçe'nin Avrupa'yı en azından bu sezon için çok da önemsemeyeceğini düşünmeme rağmen bu gruptan yüksek ihtimalle çıkacaktır.Gruptan çıkacak diğer takımın da Twente olmasını bekliyorum.
Galatasaray'ın grubunda ise ilk 2 torbadaki takımların elenmesi çok çok düşük bir ihtimal olacak.Gruptaki esas çekişme Panathinaikos'la Galatasaray arasında grup liderliği için olacaktır.Bu iki 2 takımın kendi arasında oynadığı maçlarda üstünlük sağlayabilen bir takım olursa lider olur diye tahmin ediyorum,aksi taktirse iş Bükreş ve Graz deplasmanlarında sürpriz yaşamamaya kalır liderlik için.Ayrıca D.Bükreş'in 2 maçlık bir cezası olduğunu düşünürsek hiç bir takım Bükreş'e son deplasmanında gitmek istemez.G.Saray'ın liderlik şansını Panathinaikos ile eşit görüyorum,elenmesi ise grupların en büyük sürprizlerinden biri olur.

Rakiplerimiz F.Bahçe ve G.Saray'ın çektiği bu kuraları düşününce de insanın aklına Beşiktaş'ın kuralardaki şanssızlığını ne zaman yeneceği geliyor.Acaba Beşiktaş UEFA'da olsaydı 4.torbadan hangi takımı çekerdi?

İstila Etme,İstifa Et

Beşiktaş'ın Tabata için G.Antepspor'a 8 milyon € bonservis bedeli ödeyeceği konuşuluyor.Brezilya milli takımında oynayan Elano'nun 7 milyon €'ya ülkemize geldiği bir dönemde Beşiktaş'ın Tabata'ya 8 milyon € verecek olmasını sadece Demirören'in bir insanın hayatında görebileceği en kötü başkan olmasıyla açıklanabileceğini düşünmüyorum.
Gerçekten bu bedel karşılığında Tabata Beşiktaş'a gelirse bunun altında art niyet aramaktan başka bir çare kalmaz.Sadece kulübün kendisine olan borcunu daha da arttırıp başkanlık koltuğuna iyice çöreklenmek için Beşiktaş'ın parasını çar çur etmeyi düşünen bir adama(!) diyecek laf söz kalmıyor.
Senin bu kulübe yönetici olduğun güne de başkan adayı olduğun güne de başkan olduğun güne de seni seçen kongre üyelerine de tribünde senin aleyhinde tezahürat yapılmasını engelleyenlere de lanet olsun.
Beşiktaş'ın senden kurtulacağı gün kurtuluş günü olacak.

Tabi bu düşüncelerim,transfer gerçekleşmezse de geçerlidir.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Man Utd-CSKA Moskova-BEŞİKTAŞ-Wolfsburg

Şampiyonlar Ligi'nde grup kuraları çekildi ve Beşiktaş B Grubu'nda düştü.Gruptaki rakiplerimiz ise Manchester Utd,CSKA Moskova ve Wolfsburg.Aylardır herkesin ilk isteği 4.torbadan Wolfsburg harici bir takımın gelmesi ve en azından 3.olup UEFA'ya kalmaktı.Ancak Beşiktaş kura çekimlerindeki efsanevi şanssızlığını yine kıramadı ve Wolfsburg ile aynı gruba düştü.2.torbadan nispeten zayıf diye düşünebileceğimiz CSKA gelince sevinmeye başlamış ve 2.tur planları kurmuştuk fakat Wolfsburg'un gelmesi hayalleri suya düşürdü gibi.
Fikstüre baktığımızda ise ne kötü ne iyi diyebilirim.Gruptaki maçlarımızın programı şöyle;

15 Eylül Salı-BEŞİKTAŞ-Man Utd
30 Eylül Çarşamba-CSKA Moskova-BEŞİKTAŞ
21 Ekim Çarşamba-Wolfsburg-BEŞİKTAŞ
3 Kasım Salı-BEŞİKTAŞ-Wolfsburg
25 Kasım Çarşamba-Man Utd-BEŞİKTAŞ
8 Aralık Salı-BEŞİKTAŞ-CSKA Moskova

Grupta 2.olma şansımız da var 4.olma tehlikemiz de var ancak şu an ki görüntüde tahminim Wolfsburg'un 2.olacağı,Beşiktaş'ın da 3.lük için CSKA kadar şansı olduğu şeklinde.İlk maçta İnönü'de Manchester Utd karşısında en az 1 puan alıp daha sonraki 2 deplasmandan birinden beraberlik almamız halinde daha sonra iç sahada alacağımız 2 galibiyetle 2.tur şansımız olabilir,bu durumda en kötü 3.oluruz.Ancak gruplara yenilgi ile başlarsak da daha sonra 3.lük bile tehlikeye girer.

Şampiyonlar Ligi Kura Çekimi


Büyük gün geldi,saat 19.00'da Monaco'daki kura çekiminin ardından Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'ndeki rakipleri belli olacak.
Her Beşiktaşlının aklının bir köşesinde geçtiğimiz yıllarda çektiğimiz korkunç kuralar olduğu için endişeliyiz tabii,ama endişeden daha çok da heyecan ve umut var içimizde.
Ön eleme maçları oynandığından beri herkes kendi kendine tahminler yapıyor,en kolay grupları belirlemeye çalışıyor ve stratejiler geliştiriyor.
Benim düşünceme göre 1.torbadan çok çok iyi bir takımın gelmesinden önemlisi fikstür olacak.Beşiktaş'ın geçmiş Şampiyonlar Ligi maçlarında İnönü'de Barcelona,Liverpool gibi devlere karşı oynadığı oyun ve aldığı galibiyetleri düşününce 1.torba takımıyla sonlara doğru İnönü'de oynanacak bir maçtan en az 1 puan alabiliriz diye tahmin ediyorum.Üstelik Sevilla,Milan,B.Münih gibi nispeten zayıf gözüken takımlar yerine Barcelona,Chelsea gibi devlerden birinin çıkması halinde İnönü'de alınacak puanlar daha da değerli olacak çünkü muhtemelen 2.torba takımı içerde dışarıda Barcelona gibi bir takıma kaybedecektir.
1.torbadan gelecek takımdan almayı düşündüğümüz puanlarla hedefimiz 2.tur olacaksa 2.torbadan kesinlikle gelmemesi gereken 3 takım var,Inter,R.Madrid ve Juventus.Bu üçlü kadar olmasa da Porto ve O.Lyon da Beşiktaş'tan daha iyi takımlar.2.torbadan gözümüze kestirdiğimiz takımlar ise G.Rangers,AZ Alkmaar ve CSKA Moskova.Özellikle G.Rangers'la aynı gruba düşmemiz halinde gruptan çıkma şansımız epey yükseleceğini tahmin ediyorum.
4.torbada ise tabii ki ilk olarak beklenti Wolfsburg'un çıkmaması.Wolfsburg dışında bir takım geldiği an en azından 3.lük garanti gibi olacak.Yine de Wolfsburg'un ardından gelmezse iyi olur diye düşündüğüm 2 takım var,S.Liege ve Rubin Kazan.Diğer 5 takımın ise oldukça zayıf takımlar olduğunu ve Beşiktaş'ın o takımlardan biriyle eşleşmesi halinde 6 puan almasını bekliyorum.

Gerçekçi olmak gerekirse ilk olarak hedefimiz 3.olarak UEFA'ya devam etmek olmalı.Ama G.Rangers ya da AZ Alkmaar çıktığı an 2.tur hedefi herkesin dilinde olacaktır.

Gönlümden geçen grup Barcelona-G.Rangers-BEŞİKTAŞ-Zürih'ten oluşuyor.

Tahminim ise Man Utd-O.Lyon-BEŞİKTAŞ-Unirea grubuna düşeceğimiz şeklinde.

1.Torba:Barcelona,Chelsea,Liverpool,Man Utd,Milan,Arsenal,Sevilla,B.Münih
2.Torba:O.Lyon,Inter,R.Madrid,CSKA Moskova,Porto,AZ Alkmaar,Juventus,G.Rangers
3.Torba:Olympiakos,Marsilya,D.Kiev,Stuttgart,Fiorentina,Atl.Madrid,Bordeaux,BEŞİKTAŞ
4.Torba:Wolfsburg,S.Liege,Rubin Kazan,Unirea,M.Haifa,Zürih,Debreceni,Apoel

Delgado'nun Sözleşmesi Donduruldu


Beşiktaş'ta son 3 yılın en çok konuşulan ve tartışılan isimlerinden olan Matias Delgado'nun sözleşmesinin Ocak ayına kadar dondurulduğu öğrenildi.Uzun süredir Beşiktaş yönetimi yabancı kontenjanında yer açabilmek için Delgado'nun sözleşmesini dondurmak ya da Bobo'yu satmak istiyordu.Takımın sezona yavaş bir giriş yapması üzerine transfer döneminin bitimine bir kaç gün kala tekrar harakete geçildi ve Delgado'nun sözleşmesi alacağı aylık paraların ödenmesi koşuluyla Ocak'a kadar donduruldu.
Bu durumda Beşiktaş'ın eline bir transfer yapma şansı geçiyor fakat yine de bütün sorunlar bitmiş değil.Yeni bir 10 numara gelse de Ocak ayında yabancı sayısı tekrar 9'a çıkacak ve bu sefer Ocak ayında bir yabancıyı göndermeye çalışacağız.
Gündemdeki 10 numara adayı G.Antepspor'lu Tabata fakat ben Tabata'nın Beşiktaş'ın aradığı oyuncu olduğunu düşünmüyorum.Ayrıca olası bir Tabata transferinin maliyeti de çok yüksek olacaktır.
Gönlümden geçen 10 numara ise bir çok Beşiktaşlı gibi Rafael Van der Vaart.

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Tüccar Deisler!

Almanya futbolunun bir dönem en yetenekli futbolcularından biri olan, ancak daha sonra geçirdiği sakatlıklar ve psikolojik sorunlar sebebiyle 27 yaşında futbolu bırakan Sebastian Deisler Freiburg'da Himalaya ve Nepal yöresel ürünleri satan bir mağaza açmış.Futbolda bulamadığı huzuru esnaf olarak arıyor heralde.

Beşiktaş'ta Neler Oluyor?

Geçen sezonu çifte kupayla kapatan Beşiktaş'ta bu sezon, bir çok kişiye göre büyük sorunlarla başladı.İlk haftalardaki zevksiz ve pozisyon kısırlığı yaşanan maçların ardından hem medyada hem de Beşiktaşlılarda bir anda takıma eleştiriler gelmeye başladı.Medyayı zaten artık hepimiz biliyoruz ve geçen sezon kazanılan şampiyonluktan sonra bu yıl da başarılı olacak bir Beşiktaş görmeye tahammülleri olmadığı ortada,ama Beşiktaşlılar'a ne oluyor?
Geçen sezon sürekli olarak Beşiktaş'ın şampiyonluğuna F.Bahçe ve G.Saray'ın kötü olması nedeniyle bahane bulunurken,gözden kaçan bir nokta ligin 2.yarısında Beşiktaş'ın tek yenilgi alarak tam 40 puan almasıydı.Mustafa Denizli takımı tanıyıp,ihtiyaçlar doğrultusunda 2 transfer yaptıktan sonra çok iyi futbol oynamasa da yüksek bir puan toplamayı başarmıştı Beşiktaş.Bu sezon yapılan transferlere baktığımızda da Beşiktaş'ın güç kaybettiğini söylemek bence çok zor.Cisse'nin yerine Fink gelirken savunmada Gökhan Zan ve Zapotocny takımdan ayrıldı ve Ferrari ile İbrahim Kaş transfer edildi.Beşiktaş'ın bu mevkilerde özellikle de stoperde gücünü arttırdığı bence kesin.Bunun dışında yıllardır en sorunlu bölge olan beklere de transferler yapıldı.Her ne kadar son 2 maçta yedek olsa da İsmail çok önemli bir sol bek.Sağ bek için de alternatif oyuncular Erhan ve Rıdvan geldi.Yine şu an formsuz olsa da önemli bir gol silahı olarak,sahadaki 5 Türk'ten biri de rahatlıkla olabiliecek Nihat alındı.
Beşiktaş'ın şu ana kadar oynadığı oyundan memnun olan çok fazla insan doğal olarak yoktur ancak bu takımın potansiyelinin de G.Birliği maçında oynadığı oyun olmadığı kesin.Takım savunması olarak Türkiye'nin en iyisi olan Beşiktaş bu özelliği sayesinde Şampiyonlar Ligi'nde de geçmiş yıllardaki hezimetlerden uzak durmayı başaracaktır.Ayrıca ligimizde savunması kötü olan takımların şampiyon olmasının zor olduğu da bilinen bir gerçek.Ön tarafta oynayan oyuncuların da neredeyse tamamı şu an sakatlıklarla uğraşıyor ya da çok formsuz,bu durumun ligin sonuna kadar böyle gitmeyeceği de ortada.Ayrıca rakipler ligi erken açarken Beşiktaş sezona en geç başlayan takım oldu ve henüz Olimpiyat Stadı,seyircisiz oynama cezası derken İnönü'ye,taraftarının önüne çıkamadı.
Mustafa Denizli'nin geçtiğimiz günlerdeki sert açıklamarı hem şimdiden Beşiktaş'ı yarış dışında kalacak gibi göstermeye çalışan medyaya hem de ligin 3.haftasında -geçen sezon nerelerden gelip de şampiyon olduğumuzu unutarak- karamsarlığa kapılan Beşiktaş taraftarlarının bir kısmına cevap niteliğindeydi.
Lig ilerledikçe sağlam savunmasının yanında,şu an ki halinden daha iyi hale gelecek hücum gücüyle birlikte Beşiktaş'ın şampiyonluk yolunda en önemli adaylardan biri haline geleceğine inanıyorum.Ayrıca şu ana kadar oynadıkları futbol fazlaca şişirilen rakiplerimizin özellikle de Galatasaray'ın bu şekilde devam etmesini de çok zor görüyorum.Nasıl Beşiktaş'ı için takım savunması en iyi olan takım olarak görüyorsam G.Saray da tam tersi büyükler içinde bu konuda en çok sıkıntı yaşamasını beklediğim takım.Savunma ve ön libero hattı tamamen Türk oyunculardan kurulu olan ve öndeki oyuncuları da genellikle rahatı seven G.Saray'ın lig ilerledikçe haftada 3 maç oynanan zamanlarda, zorlu ve kötü zeminli deplasmanlarda sıkıntı yaşayacağını tahmin ediyorum.

Yarın akşam Monaco'da çekilecek kuranın ardından Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'ndeki rakipleri belli olacak.Lucescu'nun hep söylediği bir laf vardı benim takımlarım hafta arası da Avrupa'da maç yapınca daha iyi form tutuyorlar şeklinde.Belki de Beşiktaş da form tutmak için Şampiyonlar Ligi'ni bekliyordur.

22 Ağustos 2009 Cumartesi

G.Birliği 0-0 Beşiktaş

Beşiktaş,3.haftada 2.puan kaybını 0-0'lık eşitlikle G.Birliği deplasmanında aldı.Sezon öncesi oynanan hazırlık maçları ve ligin ilk 2 haftasında olduğu gibi Beşiktaş yine büyük yaratıcılık ve üretkenlik problemleri çekti.Takım savunmasında gözüken bir problem olmasa da Beşiktaş hücumda ciddi anlamda sıkıntı yaşamaya devam ediyor.
G.Birliği deplasmanına geçen hafta olduğu gibi solbekte yine İ.Üzülmez'le çıkan Mustafa Denizli'nin bu tercihini anlamak çok güç.2 maçtır İbrahim geçen yılların da aksine ileri neredeyse hiç çıkmıyor,bu kadar üretkenlik problemleri de yaşanırken İsmail gibi hücum yönü çok güçlü olan bir bek niye tercih edilmiyor anlamış değilim.Ayrıca Nobre de maça yedek kulübesinde başladı.Nihat santrfor olarak maça çıktı ve yine çok etkisiz kaldı.Nihat şu haliyle yararı bırakın Beşiktaş'a zararlı oluyor.Geçen maçta oyuna girdikten sonra canlılık getiren Holosko da bugün oldukça pasif ve silik oynadı.Antalya maçında olduğu gibi yine hücumda her şey Tello'ya kalmış gibiydi,Tello da zaman zaman etkili uzun paslar atmasına rağmen gerektiği kadar oyuna ağırlığını koyamadı.
2.yarı Nobre ve sağ bek Rıdvan oyuna girdi fakat oyun anlamında pek bir değişiklik olmadı.Erhan da ilk yarı sık sık ileri çıkmasına rağmen çok kötü ortalar yaptı.Fink de ilk yarıda pek etkili olamadı ve 45.dakikada oyundan çıkmak zorunda kaldı.
Bundan sonra bir transfer yapılmasının zor olduğunu düşünürsek Beşiktaş'ın takım içinde bir yol bulup mutlaka hücum gücünü arttırması gerekiyor.G.Saray ve F.Bahçe'nin iyi başlangıç yaptığı bu sezon mutlaka Beşiktaş'ın bu problemleri mümkün olduğunca çabuk çözmesi gerekiyor.
Maçın başında düşündüğüm gibi kısır bir maç oldu.Öne geçene kadar sıkıntı çekeceğimizi tahmin ediyordum ve 90 dakika boyunca da öne geçemeyince bu durum devam etti.
Benim düşünceme göre üretkenliği arttırabilmek için öncelikle beklerin çok daha iyi katkı vermesi gerekiyor.Bunun da ilk şartı İsmail'in sol bekte oynaması,ayrıca Delgado sakatken,Yusuf da sakatlık problemleri yaşarken Tello'nun üstündeki yükü azaltmak gerekiyor.Ayrıca halen Mustafa Denizli'nin kafasında ileri üçlüde oynayacak oyuncular için bir kesin bir fikri yok.Sürekli ciddi değişiklikler yapılıyor ve bir türlü istenen verim alınamıyor.Nihat şu ana kadar hiç etkili olamadı ve 3-4 hafta daha çok fazla katkı sağlayamayacak gibi.
Beşiktaş'ın savunma anlamında bir problemi yok ama hücum gücünün artık mutlaka daha yüksek olması gerekiyor.Gidişat bu şekilde devam ettiği sürece Mustafa Denizli de eleştirilmeye başlayacaktır.Şampiyonlar Ligi maçlarına da kısa bir süre kala Beşiktaş'ın bir an önce kendine gelip üretken bir takım haline dönüşmesi gerekiyor.

21 Ağustos 2009 Cuma

İbrahim Kaş Beşiktaş'ta


2007-08 sezonunun sonunda sözleşmesi bittikten sonra bedelsiz olarak İspanya'nın Getafe takımına transfer olan İbrahim Kaş kiralık olarak tekrar Beşiktaş'a döndü.
Geçtiğimiz sezonlara göre daha iyi stoperlerimiz olduğu açık ama elde sadece 3 stoper olduğu için üç kulvarda yarışacağımız bu sezonda sakatlık ve cezalardan dolayı sıkıntı çekebilirdik.Bence İbrahim Kaş'ın kiralanması bu tehlikeyi tamamen ortadan kaldırdı.Gökhan Zan Galatasaray'a gittiği andan itibaren,Getafe'de forma şansı bulamamasını da düşününce kadro derinliği açısından İbrahim Kaş'ın geri gelmesinin yararlı olacağını düşünüyordum.
Anlaşmaya göre Beşiktaş,Getafe'ye kiralama bedeli ödemezken,İbrahim Kaş'ın alacağı para Beşiktaş tarafından ödenecek.İ.Toraman gibi İ.Kaş da hem stoper hem sağbek oynayabilen bir oyuncu.Hatta 2 sezon önce Beşiktaş'ta genellikle sağ bek oynadı.Bu sezon sağbek olarak kullanılabilecek oyuncu sayısı fazla olduğu için o yönde bir ihtiyaç duymayabiliriz.Yine de hücum yönü az da olsa İ.Toraman'a göre daha iyi olan İ.Kaş sağ bek olarak da katkı verebilir.
Savunma hattımızın Lucescu'lu dönemle yarışabilecek kadar kaliteli bir seviyeye yükselmiş olduğunu görmek sevindirici.Olası bir istikrarlı ofansif ortasaha transferi ile birlikte çok iyi bir takım kurmuş olacağız.

20 Ağustos 2009 Perşembe

Andrei Antanasovich Kanchelskis


2007 yılında futbolu bırakmış ve o tarihten beri Rusya'da FC Nosta Novotroitsk kulübünün başkanlığını yapıyor.Kendisi Britanya Futbolu'nun eski gözdelerindendi.Ada da M.United, Everton, Southampton, M. City ve G. Rangers formaları giydi ve 2000 ylında Şampiyonlar Ligi'nde Ali Sami Yen' de G. Rangers forması ile Galatasaray'a da bir golü vardı.En önemli gollerini ise Manchester, Merseyside ve Glasgow derbilerinde atmış ve bu alanda bu üç derbide de gol atan tek futbolcu olmuştur.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Beşiktaş 2-0 Antalyaspor


Beşiktaş,2.haftanın son maçında seyircisiz oynanan maçta Antalyaspor'u 2-0 yendi.Holosko-Uğur ikilisi oyuna girene kadar sahada çok kötü bir Beşiktaş vardı.Değişikliklerin ardından yeni giren 2 oyuncu çok çok iyi oynamamış olsa da goller, değişikliklerin ardından geldi.Sadece atılan 2 gol değil,oyun olarak da Beşiktaş maçın sonlarında kendini buldu.
Klasik 4-3-3 ile maça başlayan Beşiktaş'ta sol bekte İsmail'in yerine İ.Üzülmez oynadı.İ.Üzülmez maç boyunca ileriye nerdeyse hiç çıkmadı,Mustafa Denizli'nin bu değişikliği bence sonuna kadar hatalıydı.İsmail'in bu takımda hele de alternatifi İ.Üzülmez ise her maç banko oynaması gerekir.Savunmadaki diğer oyunculardan ise Sivok ve Ferrari hata yapmasa da oyuna da katkı sağlayamadı.Erhan ise sık sık ileri çıktı,ilk yarıda da güzel bir ortası oldu.Çok yetenekli olmasa da istekli bir oyuncu Erhan.
Ortasahada Fink-Ernst ikilisi alıştığımız kadar iyi oynamadılar.Aynı Sivok ve Ferrari gibi hataları olmasa da oyuna katkıları olmadı ama ortasahada oynayan bu ikilinin mutlaka hücuma daha fazla katkı sağlayabilmesi gerekir özellikle de ofansif oyuncular bu kadar vasat başlangıç yapmışken.Ortasahadaki diğer isim olan Tello da 60-65 dakika boyunca hiç bir şey yapamadı ama değişikliklerin ardından sorumluluk almaya başladı ve Beşiktaş'ı galibiyete taşıyan belki de en önemli isim oldu.
İleri 3'lü de yine açık olarak Nihat ve Bobo oynadı.Nihat şu an gerçekten çok kötü durumda ve oynaması Beşiktaş'a zarar veriyor.Ayrıca çok fazla şut düşünüyor,biraz daha pas vermeyi de düşünmesi gerekir ki ilk pas düşüncesinde de Holosko'ya asisti yaptı.Bobo ise benim beklediğimden daha iyiydi.Yine de sol açık olarak oynaması hem kendisi için hem Beşiktaş için olumsuz sonuçlar veriyor.Nobre ise çok etkili değildi.
Takımın maç boyunca çok fazla top şişirmesi oyun kurmamızı engelledi,bir türlü organize ataklar geliştiremedi Beşiktaş.Son yarım saatlik bölümde ise Antalya'nın da yorulmasıyla beraber oyuna canlılık katan Uğur-Holosko ikilisi ile beraber Beşiktaş galibiyete ulaştı.
Şu an için takımın oyun lideri tartışmasız Tello.Beşiktaş hücum organizasyonlarında fazlasıyla Tello'ya bağlı durumda.Maçın ilk bölümünde Tello varlık gösteremedi ve Beşiktaş pozisyon bulmakta çok zorlandı,Tello etkili olmaya başladıktan sonra takım da adeta kendini buldu.
Her ne kadar Antalyaspor hücum yönünden çok zayıf bir takım olsa da Beşiktaş'ın takım savunması güven veriyor diyebilirim.Ancak özellikle hücum oyuncuları bu kadar formsuzken ve henüz ideal ileri üçlü oturtulmamışken hücumda sıkıntı yaşamaya devam edecek gibi Beşiktaş.
Maçın hakemi ise kritik bir hata yapmasa da sadece ilk yarıda tam 18 faul yapan Antalyaspor takımına tek bir sarı kart bile vermedi,zaman zaman avantaja bırakabileceği pozisyonlarda da çaldığı düdüklerle oyunun temposunun düşük olmasının sebeplerinden biri oldu.
Beşiktaş'ın yeni bir oyun kurucu transferi yapmaması halinde sezon boyunca hücumda kısırlık çekeceği gözüküyor.Tello,Nihat,Yusuf,Holosko gibi oyuncuların performansı hep böyle gitmeyecektir.Bu oyuncular daha iyi oynamaya başladıkça Beşiktaş daha bol pozisyon bulmaya başlayacaktır.
Antalyaspor ise lig başlamadan önce Denizli,Kasımpaşa ve D.Bakır ile birlikte düşme ihtimali en yüksek olarak gördüğüm takımdı.Beşiktaş özellikle ilk 60 dakika hiç bir şey yapamasa da Antalya Beşiktaş'ı hiç zorlayamadı.Antalyaspor'un bu haliyle ligde kalması bence oldukça zor.
Son olarak da bu maç umarım sezon boyunca oynadığımız ilk ve son seyircisiz maç olur.

TSL'de 2.Hafta


Süper Lig'de 2.hafta tek maç dışında tamamlandı.Geçen sezonun hayal kırıklıkları olan Fenerbahçe ve Galatasaray şimdiden ligde puan kaybetmeyen 2 takım olarak zirveye çıktılar.Sivasspor ise en kötü başlangıcı yapan takım oldu.
Geçen hafta zorlu G.Antep deplasmanında ilk 20 dakikada bulduğu gollerle yakaladığı avantajı koruyarak kazanan G.Saray bu kez zayıf rakibi Denizli'yi kendi sahasında çok rahat yendi.İlk yarıda geriye düşse de G.Saray'ın maçı çevireceği çok rahat görülüyordu.Galatasaray'ın zayıf rakiplere karşı Ali Sami Yen'de bol gollü galibiyetleri sürpriz olmayacak gibi.Maça başlarken 4 yedek savunmacı ile çıkan Rijkaard sanırım şu ana kadar oynanan maçlarda iyi sonuçlar alınsa da defans oyuncularından çok memnun değildi.Elano'nun takıma girmesinin ardından Kewell'ın yedek olacağını düşünüyorum.Keita ise hem açık alan bulduğunda hem de kapanan rakiplere karşı etkili olabilecek bir oyuncu izlenimi verdi.G.Saray'ın hücum gücü ligin en iyisi,savunmada bir sorun yaşamazlarsa şampiyonluk şansları da rakiplerinden yüksek gibi.
Fenerbahçe de Kadıköy'de Sivas karşısında iyi bir futbolla kazandı,son dakika golü de averajla bu haftayı da lider geçmesini sağladı.Öncelikle geçen sezon F.Bahçe'yi belki de hiç bir maç bu kadar istekli,saldırgan görmemiştim.Özellikle Emre ve Gökhan Gönül bana göre süper oynadılar.Sivasspor ise en azından M.Yıldız sahalara dönene kadar geçen sezonun yakınından bile geçemeyecek gibi.İlk maçlarının aksine bu maçta bence Cristian, Andre Santos'a göre daha iyiydi ama A.Santos da çok şık bir gol attı.Lugano'nun tekrar takıma katılması yabancı kontenjanını da düşününce Önder'i değil Bilica'yı yedek kulübesine çekecek olmalı.Geçen sezona oranla daha tempolu olduğu da bir gerçek Fenerbahçe'nin.Yine de deplasmanlarda sorun yaşayabilecek bir takım bana göre Fenerbahçe.
İlk hafta son 30 dakikasını seyrettiğim maçta çok beğendiğim Trabzonspor,bu hafta içeride D.Bakırspor'a kaybederek haftanın sürprizini gerçekleştirdi.Geçen hafta kadro derinliği ile birlikte Trabzon'un 3 büyüklere karşı en büyük dezavantajının forvetlerinin sadece 2 tane olması ve onların da yeteri kadar kaliteli olmaması olduğnu söylemiştim.Gökhan Ünal da sakat olunca Umut tek başına çok yetersiz kalıyor.Trabzonspor bu yapısıyla yine iç sahada deplasmanlara göre daha çok puan kaybedecek bence.Ayrıca geçen hafta Selçuk ilk 11'de başlarken bu hafta daha kolay bir maçta daha defansif olan Ceyhun'un ilk 11'de başlamasına da şaşırdım.
Diğer maçları seyretmedim ancak Ankara,G.Birliği,A.Gücü,Manisa gibi takımların üst sıraları zorlayamayacağı ortada gibi.Kayseri ilk haftalar itibariyle yine az gol atıp az gol yiyor.Eskişehir-Bursa maçı ise sanırım güzel bir maç oldu.Sercan geçen sezona da gollerle başlamış,daha sonra gol ortalamasını düşürmüştü,bu sezon 15 golü geçebileceğini düşünüyorum.
3 büyüklerin de çok anormal durumlarla karşılaşmamaları halinde sezonu rahatlıkla ilk 3'de bitireceğini tahmin ediyorum.

16 Ağustos 2009 Pazar

Usain Bolt'tan 9.58

Geçen yıl Pekin Olimpiyatları'ndaki 9.69'lik derecesiyle 100 metre dünya rekorunu kıran Usain Bolt Berlin'deki Dünya Atletizm Şampiyonası'nda rekorunu geliştirdi ve 9.58'e çekti.Gerçekten insanın kolay kolay inanası gelmeyen rekorlarına devam ediyor Bolt.Aynı zamanda yarışı 2.tamamlayan Tyson Gay'in 9.71'lik derecesi de Usain Bolt olmasa dünya rekoru olacaktı.Süper bir yarış çıkaran Gay bile Usain Bolt'un epey arkasında kaldı ancak yine de onun bu kadar hızlı koşması ve Bolt'u tehdit etmesi Usain Bolt'u yeni bir dünya rekoruna taşıdı.
Karşılaştırmak ne derece doğrudur emin değilim ama bence ne futbolda Messi,ne basketbolda LeBron James,ne teniste Federer,ne yüzmede Phelps ne de geçmişte Formula 1'de M.Schumacher hiç bir dönem Usain Bolt kadar rakipsiz olmadı.Usain Bolt spor tarihinin görebileceği en büyük efsanelerden biri oldu bile.

Yıldıray Beşiktaş'a


Stuttgart menajeri Horst Heldt'in açıklamasına göre Yıldıray için Beşiktaş iyi bir teklif yapmış.Bobo'yu nakite çeviremeyen Beşiktaş listedeki isimler Deco ve Quaresma'ya göre daha az maliyetli ve yabancı kontenjanının dolu olmasından dolayı da Yıldıray'ı Türkiye'ye getirecek gibi.
Yıldıray ile ilgili ilginç bir not ise 2002 Dünya Kupası'nın kendisine en çok faul yapılan oyuncusu olmasıydı. Kariyerinin son zamanlarında devamlı sakatlıklarla boğuşan Yıldıray eğer Türkiye'ye gelirse buradaki topa değilde futbolcuya sert oyunda baya bir zorlanacak gibi duruyor.

14 Ağustos 2009 Cuma

Bobo St.Etienne Yolunda


Yaklaşık 2.5 yıldır her transfer döneminde adı gidecek dedikodularında geçen Bobo için sanırım artık yolun sonuna gelindi.Geçen sezonun başında da Bobo'yu isteyen Fransız St.Etienne kulübü,Gomis'i de Lyon'a sattıktan sonra tekrar Bobo ile ilgilenmeye başladı ve ajanslara düşen bilgilere göre iki kulüp anlaştı.İlk olarak St.Etienne 4 milyon €'luk bir teklif yaptı,pazarlıkların ardından da teklifi 5.5-6 milyon € civarına yükseltti ve bunun üzerine de Beşiktaş yönetimi bu teklifi kabul etti.
Beşiktaş'ın yeni bir yabancı alabilmesi için zaten kadrodan bir yabancıyla yollarını ayırması gerekiyordu,ilk olarak sakatlığı bulunan Delgado'nun sözleşmesini dondurmak isteyen Beşiktaş yönetimi bu konuda istediğini gerçekleştiremeyince,ilk akla gelen seçenek de Avrupa piyasasında iyi-kötü talipleri olan ve sözleşmesi gelecek yıl sona erecek olan Bobo'yu satmaktı.
Bobo'nun ise ilk anda St.Etienne'in yıllık 1.5 milyon €'luk teklifini kabul etmediğini,daha sonra ise St.Etienne'in bu teklifi yıllık 1.8 milyon €'ya çıkarması üzerine Fransa'ya gitmeyi kabul ettiği konuşuluyor.
Daha önce de bir çok kez gitti gidiyor denen ama takımda kalan Bobo'nun artık gideceğini tahmin ediyorum.Bence 2-3 gün içinde Bobo St.Etienne'li olacak.
Söylenen rakamlar karşılığında bu transfer gerçekleşecekse bence Beşiktaş için oldukça karlı olacak,çünkü;
-Bobo artık 24 yaşında ve kendini geliştirmesi bundan sonra zor.
-En iyi özelliği olarak gösterilebilecek golcülüğü dahi çok iyi seviyede değil.Beşiktaş'ta geçirdiği 3.5 sezon içinde ligde sadece 37 gol atabildi.
-Sözleşmesinin 2010'da biteceğini de düşünürsek gelecek yıl Beşiktaş'ın Bobo'yu bedavaya kaçırma tehlikesi de vardı.
-Yeni bir yabancı alabilmek için bir oyuncuyu göndermek şarttı ve buna en uygun oyuncu olarak da Bobo gözüküyor.

Beşiktaş'ın Bobo'yu sattıktan sonra bir 10.5 numara alacağı ve Bobo'nun boşluğunu doldurmak için de Batuhan'ı takımda tutacağı söyleniyor.Bu senaryo gerçekleşir ve alıncak ofansif ortasaha oyuncusu gerçekten takıma önemli katkı sağlayabilecek birisi olursa kendi adıma transfer dönemi başlamdan önce istediğim her şey gerçekleşmiş olacak.
Ayrıca Bobo,Carew'den sonra iyi bir fiyata sattığımız ilk oyuncu olacak ki artık bu konuda da gelişme göstermemiz ve elimizdeki oyuncuları değeri teklif edildiğinde doğru zamanda satmayı öğrenebilmemiz gerekir.

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Nasıl Başlarsan Öyle Gider ?

Her zaman için bir çok konuda söylenen bir laftır,bir işe nasıl başlarsan öyle gider.Bunu sporda ve futbolda da sık sık duyarız.Bana göre de özellikle Türkiye Ligi'nin kendine özgü yapısında oldukça haklılık kazanan bir söz oluyor.Gerek şampiyonluk adayları,gerek üst sıraları zorlayan Anadolu takımları gerek hedefi ligde kalmak olan takımlar.Bu kategorideki takımların lige kötü başlangıç yapıp da hedeflerine ulaştıkları çok nadir görülen bir durum.Türk insanının haddinden fazla sabırsız olması ve kulüplerin yeteri kadar profesyonelce yönetilmemelerinden dolayı karışmaya müsait olmaları bu durumu kolaylaştırıyor.
Özellikle şampiyonluk mücadelesi yapan üç büyükleri düşündüğümüzde sezona kötü başlayan takımlar nasıl sıkıntılı sürece giriyorsa,iyi başlayanlarda da bütün sıkıntılar unutuluyor,bir anda daha ilk yarıdan şampiyon olacak yorumları yapılıyor ve bu şartlar sağlandıktan sonra da takımlar bir şekilde gerisini getirebiliyor ve hedefe ulaşmaları kolaylaşıyor.
Son 10 yılda şampiyon olan takımları düşününce özellikle de G.Saray'ın son üç şampiyonluğu da çok fazla şans tanınmayan yıllarda gelmişti.Lucescu,Gerets ve Feldkamp'ın ellerindeki kadronun özellikle Fenerbahçe'nin o dönemki kadrolarından zayıf olduğu konuşulurdu.Ancak G.Saray'ın şampiyon olduğu bu üç sezonun bir ortak yönü vardı. G.Saray lige o kadar iyi başlamıştı ki bir anda takım,taraftar,medya şampiyonluğun çok zor olmadığını düşünmeye başlamış,ligin ortalarında yaşanan bir duraklamaya rağmen takım sezon başındaki avantajını koruyup rakiplerinin arkasına düşmemiş ve son düzlükte tekrar atağa kalkıp sezonu başladığı gibi çok da iyi bitirerek şampiyonluğa ulaşmıştı.Fenerbahçe'nin Daum'la kazandığı 2.şampiyonluk da yine bu duruma örnek olabilir.Aynı şekilde G.Saray'ın 99-00 sezonunda da lige çok iyi başladığını görüyoruz ancak o sezon zaten G.Saray'ın çok çok iyi olduğu düşünülürse iyi bir başlangıç zaten bir sürpriz değildi.
Beşiktaş'ın bu sezonki fikstürünü ele aldığımızda ilk 9 hafta İstanbul-Ankara dışına çıkmayacağını ve Galatasaray deplasmanı hariç kağıt üstünde zor bir maçı olmadığını görüyoruz.Ancak devrenin sonlarında her takımın başına bela olabilecek bir Trabzon-F.Bahçe-Sivas serisi var.Daha da önemlisi Şampiyonlar Ligi maçlarının fiziksel ve psikolojik yorgunluğu,lig ilerledikçe artacak cezalar hesaba katılırsa Beşiktaş için devrenin sonu şu andan daha zor olacak.
Beşiktaş'ın yaşayacağı olası bir kötü başlangıcın ardından gerek Beşiktaşlılar gerek rakip takım taraftarları geçen sezonun bir tesadüf olduğunu düşünmeye başlayacak,takımdaki bazı futbolculara,duruma göre belki Mustafa Denizli'ye eleştiriler gelecek,tabii ki yönetim kurulu da bu eleştirilerden geri kalmayacak.Devamında maçlar daha da zorlaşınca da takım bir anda büyük bir çöküşe girme tehlikesiyle karşı karşıya olacak.
Ancak tam tersini düşündüğümüzde yani Beşiktaş'ın lige iyi bir başlangıç yaptığını,9.haftayı 22-23 puanla geçtiğini varsayarsak bu sefer de işler tamamen lehimize dönecek.Geçen sezonun şampiyonu olarak bu sezon da yapacağımız üstün bir başlangıç bu sefer rakiplere bir umutsuzluk verecek,belki de onlara net bir şekilde ligin en iyi takımı Beşiktaş mesajını vermemizi sağlayacak.Bir de rakiplerden birinin ya da ikisinin birden beklenenin altında bir grafikle başlaması halinde takım çok önemli bir avantaj yakalayacaktır.
Bu iyi başlangıcı yapmamız halinde lig ilerledikçe yapılacak olan ve zor gözüken maçlar daha da kolay bir hal almaya başlayacak.Ayrıca yakalayacağımız avantajla birlikte küçük bir düşüşü kaldırabilecek bir duruma gelmiş olacağız.
Bütün bunları düşündüğümde Beşiktaş'ın özellikle de bu sezon özelinde lige yapacağı başlangıç sezon sonundaki yerini belirlemede önemli bir etken olacak.Lige iyi başlayıp,F.Bahçe ve G.Saray'a karşı ligin ilk yarısı bittiğinde bir avantaj yakalarsak bunu sezon sonuna kadar devam ettirebileceğimizi,aynı şekilde olası bir kötü başlangıcın ardından da Beşiktaş'ın zaten her zaman için karışmaya hazır yapısıyla birlikte rakiplerini lig bitene kadar yakalayamayacağını düşünüyorum.
Ekim ayının sonuna doğru geldiğimizde bence Beşiktaş,sezonu nasıl tamamlayacağını büyük oranda göstermiş olacak.Bence ama iyi,ama kötü Beşiktaş'ın sezonu daha yarıya gelmeden tahmin edilebilecek.

10 Ağustos 2009 Pazartesi

TSL'de İlk Haftanın Ardından

Yaklaşık 2.5 aylık aranın ardından hasret bitti ve ligimiz başladı.İlk hafta itibariyle G.Saray ve F.Bahçe geçen seneki hayal kırıklığının ardından bu sezon daha iyi olacaklarını gösterirken,Sivasspor da geçtiğimiz 2 sezonki başarısından uzak olacağının sinyallerini verdi.
Beşiktaş'ın İstanbul BB ile oynadığı maçla ilgili yorumlarımı yaptığım için o maçı geçiyorum.
Cumartesi oynanan Sivas-Trabzon maçının sadece son yarım saatini seyredebildim.Benim gördüğüm yarım saatlik bölümde Trabzon'un oyunun mutlak hakimi olduğuydu.Özellikle Ceyhun'un golüyle öne geçtikten sonra da oyunun daha çok Sivas yarı alanında oynanması Trabzon için umut verici olmalı.Ortasahasındaki oyuncular bana göre gerçekten kaliteli Trabzonspor'un.Özellikle Selçuk ve Colman oyunu çift yönlü oynamaya çalışıyorlar ve bunu da ortalamanın üzerinde yapabiliyorlar.Trabzonspor'un üç büyüklere göre en büyük dezavantajı geniş bir kadrosu olmaması ve forvetlerinin geçen yılki cömertliklerine bu yılda devam etmeleri tehlikesi.
G.Saray,ligin önemli takımlarından G.Antep'i deplasmanda çok da zorlanmadan yenmeyi başardı.İlk haftada çok sıcak bir havada oynanan bu maçta alınan galibiyet G.Saray için önemli.Hücum gücü olarak Türkiye'nin en iyisi olduğu çok da tartışılmaaycak bir gerçek olan G.Saray,Elano'suz olmasına rağmen bu potansiyelini gösterdi.Arda 1 gol 2 asistle maçın adamı olurken,G.Saray için bir önemli avantaj da artık duran topları da iyi kullanmaya başlamaları oldu.Ancak savunmada bazı sıkıntılar yaşaması beklenen bir gelişme G.Saray'ın.Transfer yapılmaması halinde Sabri ve Gökhan Zan'ın yerine Uğur Uçar ve Emre Güngör'ün oynaması sanki daha iyi olacak gibi.Özellikle Uğur'un Sabri'den kesinlikle daha iyi bir sağ bek olduğunu düşünüyorum.G.Antep ise geçen seneki gibiydi.İyi pas yapan,teknik oyunculara sahipler ancak yeterince sert bir takım değiller ve bu durum Türkiye Ligi'nde başlarını ağrıtabilir.Ayrıca M.Yozgatlı-Olcan ikilisinin bek oynaması da çok enteresan.Ellerinde başka bek yok muydu diye düşünüyorum.
F.Bahçe de Denizli deplasmanında rahat kazandı.Elektrik kesintisin ardından son yarım saati seyretmedim ancak söylenenler oyunun aynı şekilde devam ettiği yönündeydi.Özellikle ilk yarım saat F.Bahçe Denizli'ye büyük üstünlük kurdu ve bir çok pozisyon buldu.Ayrıca Denizli oldukça kötü bir görüntü çizdi.F.Bahçe'nin bu kadar rahat oynamasında bunun da payı vardır.Daum'un 5 yabancılı bir 11'le maça başlayıp Deivid'i yine yedek oturtması bana biraz tuhaf geldi.Demek ki Kazım ya da ilerleyen zamanlarda M.Topuz ya da Özer o bölge için düşünülen ilk isimler.Deivid'i yabancı kontenjanı probleminden dolayı bu sezon sık sık yedek kulübesinde görebiliriz.Andre Santos ve Cristian ise kötü oyuncu değiller ancak fiziksel özelliklerinden çok teknik özellikleriyle ön plana çıkacaklar gibi.Özellikle Cristian'ın çok sert bir oyuncu olmaması ortasahası güçlü takımlar karşısında Fenerbahçe'ye sorun olabilir.Güiza'nın ise bu yıl patlama yapacağını tahmin ediyorum.
Diğer maçlarda ise çok fazla şaşırtıcı sonuçlar çıkmadı.Şu an için küme düşmeye en yakın takımlar bana göre Antalyaspor,Denizlispor,Kasımpaşa ve D.Bakırspor.
Milli maç arasına kadar sanırım daha rahat konuşabilecek duruma geliriz ligin genel görüntüsüyle ilgili.

7 Ağustos 2009 Cuma

İstanbul B.B. 1-1 Beşiktaş

Sezonun açılış maçında Beşiktaş pek şansının tutmadığı Olimpiyat Stadı'nda İstanbul BB ile 1-1 kalarak sezona puan kaybıyla başladı.Geçen haftaki F.Bahçe maçından cezalı Rüştü hariç sadece Bobo-Holosko değişikliği ile başlayan Beşiktaş çok da üretken olamadı ve 2 puanı bıraktı.
Geçen sezonki maçlara benzeyen bir Beşiktaş vardı sahada.Özellikle hazırlık maçlarıyla birlikte Beşiktaş'ın bu sezon daha çok pas yapan ve baskılı oynayan bir takım olacağını,istediği oyunu rakibe daha kolay kabul ettireceğini düşünüyordum.Ancak ilk hafta itibariyle pek öyle olmadı.İstanbul BB takımı da diziliş olarak Beşiktaş'a çok büyük paralellik gösteriyordu.
İlk 20-25 dakikada istediklerini yapmakta çok zorlanırken sadece Holosko ile bir-iki tehlike yaratabilen Beşiktaş, Fink'in golünden yaklaşık 5 dakika önce kontrolü ele geçirdi ve golü buldu.Ceza sahasının dışından gelen bir şutla bulunan gol son yıllarda pek alışık olmadığımız bir durumdu.Ancak sadece 2 dakika önde kalabildik ve İ.Akın yorulana kadar oldukça iyi oynadığı maçta attığı şık golle eşitliği getirdi.Devrenin sonunda yine baskı kursa da gol bulamadı Beşiktaş.
2.yarıya başlarken Yusuf-Holosko ikilisinin yerine Bobo-Nihat ikilisi girdi.Nihat'ın hiç hazır olmadığı F.Bahçe maçından belliydi,yine etkili olamadı.Bobo ise artık alıştığımız şekilde kafasını sahaya veremedi.
Savunma açısından pek bir sorun yaşanmasa da savunma oyuncularının özellikle de Ferrari'nin çok fazla top şişirmesi de olumsuz bir özellik oldu.Sıkışan bir maçta oyuna derinlik katabilecek oyuncular arasında yer alan beklerden Erhan sık sık ileri çıksa da etkili olamadı ve kendine yeteri kadar güveni olmadığını gösterdi,İsmail ise Erhan kadar orta şansı bulamadı.Duran toplar için ise söylenecek çok da fazla bir şey yok.Bu kadar çok korner ve serbest vuruş kazanan bir takım nasıl bu kadar etkisiz olur anlamak çok zor.İşin kötüsü bu iş için idmanlarda çalışılmadığı rahatça gözüküyor.
Takımın Nobre haricindeki ofansif oyuncularının bana göre hiç biri yeteri kadar istikrarlı değil.Bu yüzden iyi bir ofansif orta saha oyuncusuna ihtiyacımız var gibi gözüküyor.Yine de çok da fazla karamsar olmamak lazım.En azından takım geçen sezondan geriye gitmemiş durumda,rakibe çok fazla pozisyon vermeyen,kondisyonu ve isteği yeteri kadar yüksek Beşiktaş'ın.
Kazanılması gereken bir maç olsa da ilk hafta olduğu için henüz bir sorun yok ama ligin başlarında Beşiktaş'ın mümkün olduğunca yüksek puan alması gerekiyor.Devre ilerledikçe hem fikstürün zorlaşacak olması hem de Şampiyonlar Ligi maçlarının başlayacak olması işimizi daha da zorlaştırabilir.

Şafak Söktü, Av Vakti.

Turkcell Süper Lig'de 2009-2010 sezonu bugün 21.00'deki İst.Bş.Bld.-Beşiktaş maçı ile başlıyor.Geçen sezonun şampiyonu olarak sezonun açılış maçını Beşiktaş yapacak.
Taraftar olarak bu sezondan beklentilerim lig şampiyonluğunun yanında Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkmaktan daha realist bir hedef gibi gözüken grup 3.lüğü ve ardından gelecek olan UEFA Avrupa Ligi başarıları.Bu sayede yıllar sonra Avrupa Kupaları'nda önemli sayılabilecek bir kulüp puanını yakalamış oluruz.Gelecek üstüste 2.lig şampiyonluğuyla da birlikte önümüzdeki sezon da çok ciddi bir Şampiyonlar Ligi katılım ve yayın gelirleri parasına kavuşup ekonomik anlmada bir nebze olsun rahatlayabiliriz.
Bugün alınacak bir galibiyet ve ilk haftalardaki nispeten kolay fikstürle birlikte gelecek iyi bir başlangıçla birlikte rakiplerimize daha sezonun hemen başında gerekli gözdağını göndermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Bu sene de şampiyon görelim sizi...

Avrupa Kupaları'nda Kuralar Çekildi

Ülkemizden 4 takımın mücadele edeceği UEFA Avrupa Ligi'nde play-off kuraları çekildi.Seri başı olan temsilcilerimizden Galatasaray Estonya'nın Levadia Tallinn ile Fenerbahçe ise İsviçre'nin Sion takımıyla eşleşti.Seri başı olmayan Trabzonspor Fransa'dan Toulouse,Sivasspor ise Ukrayna'nın Shakhtar Donetsk takımıyla eşleşti.
Seri başı olmaları dolayısıyla zaten G.Saray ve F.Bahçe'ye çok zor bir takımın çıkma ihtimali bulunmuyordu ancak yine de muhtemel takımlar arasından da en kolaylarını seçtiklerini söyleyebiliriz bu iki takımın.Özelikle Galatasaray oldukça iyi bir kura çekti.G.Saray'ın elenmesinin mucizelere bağlı olduğunu düşünüyorum.Fenerbahçe'nin rakibi ise Tallinn'e göre biraz daha güçlü gibi gözükse de F.Bahçe de çok çok büyük sürpriz olmazsa turu rahatlıkla geçecektir diye düşünüyorum.
Seri başı olmayan takımlarımızdan Trabzonspor da fena bir kura çekmedi.Özellikle Lazio çıkabilecek takımlar arasında en iyisi olarak gözükürken Toulouse Trabzon için iyi bir rakip olacaktır.Tur şansını % 50'ye yakın olarak görüyorum Trabzonspor'un.Sivasspor ise oldukça zor bir kura çekti.Shakhtar her ne kadar Timiosara'ya elenmiş olsa tecrübesiyle birlikte Sivasspor karşısında tura çok yakın.Sivasspor'un turu geçmesinin G.Saray ya da F.Bahçe'nin elenmesi kadar zor olduğunu düşünüyorum.
Bu turu geçmeleri halinde temsilcilerimiz 4'erli 12 gruptan oluşacak bir üst tura yükselecek ve ilk 2'de yer alıp son Şampiyonlar Ligi'nden gelecek 8 takımla da birlikte son 32'ye kalmaya çalışacak.

Şampiyonlar Ligi'nde play-off eşleşmeleri de bugün çekildi.Şampiyon olamayan takımların eşleşmeleri içinde en çok dikkat çeken eşleşmeler ise bence Panathinaikos-Atl.Madrid ve Sporting-Fiorentina oldu.Tahminime göre Sporting ve Panathinaikos'un elenmesiyle birlikte G.Rangers'ın da gruplarda 2.torbaya yükseleceğini tahmin ediyorum.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Yeni Sezon Değerlendirmeleri: Beşiktaş


Geçen sezonu 6 yıl sonra gelen lig şampiyonluğunun yanında bir de Türkiye Kupası'yla kapayan Beşiktaş sonunda biraz sakinleşmeyi başarmış ve rahatlamıştı.Bu sezon için de tabii ki ilk hedef lig şampiyonluğu olacak.Şampiyonlar Ligi'nde de en azından grup 3.sü olarak UEFA Avrupa Ligi'ne devam etmek hedefler arasında yer alıyor.Şu ana kadar 7 yeni transfer yapan Beşiktaş bu transferlere yaklaşık 15 milyon € harcadı.
Yeni oyunculardan Fink'in bonservisi elindeydi ve sözleşmesi biten Cisse'nin yerine transfer edildi.Fink oynadığı hazırlık maçları ve Süper Kupa finali itibariyle yerinde bir transfer olduğunu gösterdi.Sağ bek mevkii için alınan 2 isimden henüz 18 yaşında olan Rıdvan Şimşek Karşıyaka'dan oldukça düşük bir bedel karşılığında alındı.Sadece genç milli takımda 2 kez izleme şansı bulabildiğimiz Rıdvan, bu maçlarda kendine güvenen yapısı,hızı ve ileri çıkışlarıyla dikkat çekmişti.Ankaraspor'dan Aydın Karabulut karşılığında alınan Erhan ise Rıdvan'a göre daha savunmacı bir bek.Hazırlık maçlarının tamamında oynayan Erhan,yerinde müdahaleleri,kademe bilgisi ve sertliğiyle dikkat çekmişti.Ancak Fenerbahçe maçında hazırlık maçlarına oranla daha etkisizdi.Geçtiğimiz günlerde Bozüyükspor'dan alınan Onur'da sudan ucuz diyebileceğimiz bir fiyata takıma katıldı ve 19 yaşındaki oyuncu daha çok geleceğe dönük bir adım olarak gösteriliyor.
Takımın pahalı transferleri ise Nihat,Ferrari ve İsmail Köybaşı'ydı.7.5 yıl önce 5 milyon $ karşılığında R.Sociedad'a satılan Nihat,29 yaşında yuvasına geri döndü.Nihat için Beşiktaş,Villarreal'e 4.25 milyon € bonservis öderken Nihat 4 yılda toplam 11 milyon € alacak.Nihat,La Liga'da attığı 90'a yakın golle İspanya Ligi'nin en golcü yabancıları arasında yer almış,özellikle de gol krallığına oynadığı 2003 ve 2008 yıllarında takımları R.Sociedad ve Villarreal'i sürpriz şekilde lig ikinciliğine taşıyan isimler arasında önemli bir yer almıştı.Ancak Nihat'ın başından çok önemli sakatlıklar da geçti ve Nihat geçen yılı sıfır golle tamamladı.45 dakika oynadığı F.Bahçe derbisinde de hiç hazır olmadığını gösterdi.En az 1 aya ihtiyacı olacak gibi gözüken Nihat'ın sağlıklı kalabilmesi halinde Beşiktaş'a önemli katkılar sağlayacağını tahmin etmek zor değil.Gökhan Zan ve Zapotocny'nin gidişiyle büyük bir stoper ihtiyacı doğan Beşiktaş,bu bölge için geçen sezon Genoa'nın Serie A'daki sürpriz 5.liğinde büyük payı olan Ferrari'yi 4.5 milyon € bonservis bedeli ve yıllık 2.5milyon € karşılığında transfer etti.Nihat gibi 29 yaşında olan Ferrari izlenimlere göre taş gibi bir defans oyuncusu,ayrıca yıllarca oynadığı Roma,Parma gibi büyük kulüpler de Ferrari'nin iyi bir futbolcu olduğunu kanıtlar nitelikte.Hazırlık maçları itibariyle tam hazır bir görüntü çizmese de her maç biraz daha iyi oynayan Ferrari,yanında oynayacak olan Sivok'la birlikte Beşiktaş'ın sol yıllardaki en çok güven veren tandemini oluşturacak gibi gözüküyor.Bu transfer döneminde kadroya katılan diğer oyuncu ise G.Antepspor'un 20 yaşındaki sol beki İsmail oldu.5.5 milyon €'luk bonservisiyle Beşiktaş'ın bu sezonki en pahalı transferi olan İsmail'den beklentiler de bir o kadar büyük.Yıllarca sol bekte İ.Üzülmez'i seyretmiş olan biz Beşiktaş taraftarları için İsmail'in geçen sezonun 2.yarısındaki oyununu görünce sanki bir Evra ya da Lahm etkisi yaratacağını tahmin edebiliriz.Yüksek tekniği,hücuma katkısı ve çabukluğuyla bir büyük takımın beki olmak için gerkli şartlara sahip gözüken İsmail'in savunma yönünü braz daha geliştirmesi gerekiyor.
Ayrıca Beşiktaş'ın bir transfer daha yapması bekleniyor ki bu oyuncu da bir değişiklik olmazsa ofansif bir ortasaha oyuncusu olacak.
Mustafa Denizli yönetiminde 4-3-3 oynamaya devam edecek olan Beşiktaş'ta benim düşünceme göre 8 oyuncunun yeri garanti gibi.Bu isimler de kaleci Rüştü,savunmada İ.Toraman-Sivok-Ferrari-İsmail,önlerindeki 3'lü ortasahada Ernst-Fink ve ileri 3'lünün ortasında Nobre.Diğer 3 mevki için ise yeni bir transfer yapılmaması haline bile bir çok aday var.Bunlar Tello,Nihat,Bobo,Yusuf,Holosko,S.Özkan ve takımda kalması halinde Delgado.Ancak bu oyuncuların belki de hiçbiri yeteri kadar istikrarlı ve güven veren isimler değiller.Tello,Yusuf gibi isimler oyunun 2.yarısında oyundan düşüyor,Nihat henüz hazır değil ve sakatlık riski yüksek olan bir oyuncu,S.Özkan yeteri kadar iyi değil,Holosko istikrarsız ve Bobo'nun da kafası tam olarak Beşiktaş'ta değil.
Takımın esas vurucu gücü olması beklenen bu üçlüde yaşanan bu sıkıntılar hazırlık maçlarında da iyi gözüken Beşiktaş'ın 4 maçta sadece 2 golde kalmasına ve üretkenlik problemi yaşamasına sebep oldu.Bu bölgeye yapılacak iyi bir transferle Beşiktaş belki de kadro kalitesi olarak 100.yılın bile üzerine çıkmış olacak.
Süper Lig'de bu sezon gelecek bir şampiyonluğun önemi çok büyük.Bu sezon yaşanması muhtemel şampiyonluk 18 yıl sonraki ilk duble olmakla beraber üstüste 2.kez Şampiyonlar Ligi'ne direk giriş ve önemli bir mali kaynak yaratacak ayrıca rakiplerin de muhtemel bir düşüş dönemine girmesini ve karışmasını sağlayacak.Bu açıdan bence ligde alınacak bir şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi'ndeki grup üçüncülüğü,lig ikinciliği ve Şampiyonlar Ligi 2.turundan toplamda daha değerli olacaktır Beşiktaş için.
Ferrari ve Fink'in de katılımıyla yıllar sonra oldukça sert bir takım olmayı başaran Beşiktaş'ın artık ciddi maçlarda ortasahada ezilmeyecek olmasını görmek gerçekten güzel.2 sezon öncesi ile kıyaslandığında oldukça büyük bir ilerleme gösteren futbolcu ve teknik kadrosu ile birlikte Beşiktaş,bu sezon da şampiyonluğa en az F.Bahçe ve G.Saray kadar yakın gözüküyor.
İyi bir ofansif ortasaha ya da 10.5 numara transeriyle birlikte bence Beşiktaş ligin mutlak favorisi haline gelecek ve Şampiyonlar Ligi'nde de 2.torbadan R.Madrid ve Inter harici bir takımla eşleşmesi halinde önemli bir grup 2.liği şansına sahip olacak düzeye gelecektir.

Yeni Sezon Değerlendirmeleri: Galatasaray

Galatasaray için de geçtiğimiz sezon büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmıştı.Sezon öncesi transfer şampiyonu ilan edilen Galatasaray 2.yarıdaki büyük düşüşle birlikte ancak 5.olabilmiş,UEFA Kupası'nda da çeyrek finali görememişti.Bunun üzerine bu sezon için ilk olarak dünya çapında bir teknik adam olan Frank Rijkaard ile anlaşan Galatasaray 5 yeni futbolcuyu da kadrosuna kattı.
Keita ve özellikle de Elano transferleri bu yıl da G.Saray'ı transfer şampiyonu haline getirirken bu transferlerle birlikte yönetici Haldun Üstünel'in de popülaritesi iyice arttı.Yaklaşık 16 milyon € bonservis bedeliyle alınan bu iki oyuncunun dışında sözleşmesi elinde olan Gökhan Zan,Leo Franco ve Mustafa Sarp da takıma katıldı.
Frank Rijkaard gelir gelmez,Barcelona'da olduğu gibi 4-3-3 dizilişiyle oynayacak bir takım oluşturmak istediğini söylese de son transferlerle birlikte daha çok 4-2-3-1'e yakın bir Galatasaray olacak gibi gözüküyor.
Hücum hattına bakıldığı zaman ligin en tehlikeli oyuncularına sahip olan Galatasaray'ın bu yılki başarısını daha çok savunması belirleyecek gibi gözüküyor.Keita-Elano-Arda üçlüsü-yedekleri de Kewell- ve önlerinde Baros'a sahip olan Galatasaray'da savunmada Sabri ve Gökhan Zan'ın ilk 11'de oynayacak gibi gözükmesi bir kadro dengesizliği yaratabilir.
Bana göre Rijkaard'ın yeni sistemine alışması epey süre alacaktır Galatasaray'ın,ve şu an için 3 büyükler arasında lige en hazır olmayan takım olarak Galatasaray'ı görüyorum.Ancak ligin başını mümkün olduğu kadar az kayıpla kapaması halinde Galatasaray'ın 2.yarıdan itibaren lige ağırlığını koymaya başlayacağını tahmin ediyorum.
Ayrıca geçen sezon Skibbe'nin yaşadığı problemleri Rijkaard'ın ismi sayesinde yaşamayacağını düşünürsek Galatasaray'ın bir avantajı da bu olacak.
Şu an için halen yabancı oyuncu alma hakkına sahip olan Galatasaray'ın savunmanın ortasına ya da sağına alacağı bir oyuncu takımı oldukça güçlendirecektir.Bana göre Galatasaray'ın bir ihtiyacı da Nonda'nın gitmesi halinde Baros'u yedekleyebilecek bir oyuncu olacak.
Galatasaray,bu sezon olmasa da Rijkaard'ın istediği anlayışı oturtması ve gereken sabır gösterilmesi halinde önemli başarılar kazanabilecek bir noktaya gelebilir.

4 Ağustos 2009 Salı

Yeni Sezon Değerlendirmeleri: Fenerbahçe

Geçen sezonu son yılların en büyük hayal kırıklığıyla kapatan Fenerbahçe'de bu sezon tek hedef lig şampiyonluğu olarak belirlenmiş durumda.Bu doğrultuda yeni bir macera aramamak için Türkiye Ligi'ni yakından tanıyan Daum'u tekrar göreve getiren F.Bahçe kadrosuna da şu ana kadar 6 takviye yaptı ve bu oyuncuların bonservislerine 25 milyon €'nun üzerinde para harcadı.
Geçtiğimiz yıl takımın en büyük sorunu Aurelio'nun ardından ortasahanın ortasına aynı kalitede bir oyuncu bulamamak ve bu sıkıntı yüzünden oyunun temposunu istediği gibi ayarlayamamaktı.Selçuk,Deniz,Maldonando gibi isimlerin özellikle hücumda çok yetersiz kalması Fenerbahçe'nin kolay gözüken maçlarda rakibi açmasını zorlaştırıyordu.Aynı zamanda geçen yılki yedek kulübesi son yıllarda üç büyüklerdeki en kötü yedek kulübesiydi bana göre F.Bahçe'nin.
Yeni transferlerden ilki Bilica.Sivasspor'dan alınan stoper geçtiğimiz sezon ligin en değerli oyuncularından biri olmuştu.Ancak ağır bir oyuncu olması Fenerbahçe için bir handikap yaratabilir.Şu an için Bilica'nın partneri Önder olarak gözüküyor ancak bu durumun Fenerbahçeliler arasında bir soru işareti yaratacağını düşünüyorum.Geçen yıllardaki Edu-Lugano tandeminden sonra Bilica-Önder ikilisi güç kaybı anlamına geliyor.Ayrıca Fenerbahçe bonservisi elinde olan Gaziantepsporlu Bekir'i alarak savunmasına derinlik kattı.
Türkiye Ligi içinden yapılan diğer 2 transfer ise M.Topuz ve Özer'di.Bu iki oyuncunun Fenerbahçe'de oynayabilecekleri en uygun yer olarak sağ kanat gözüküyor ancak o bölgede bana göre takımın en önemli oyuncularından biri olan Deivid ve bu sezon çıkış yapması beklenen Kazım yer aldığı için,ödenen yüksek bonservis bedellerini de düşününce bu transferlerin Fenerbahçe için çok da doğru adımlar olmadığını düşünüyorum.Bu ikiliden birini alıp,diğer transferini de başka bir bölgeye kullansa daha iyi bir iş yapmış olabilirlerdi.
Yeni gelen 2 Brezilyalı'yı ise çok fazla tanımıyorum.Andre Santos'un Konfederasyon Kupası'nda oynamış olduğu için iyi bir oyuncu olacağını tahmin etsem de Ricardinho'yu gördükten sonra Brezilya milli takımında oynamanın bile yeterli bir kriter olmayabileceği ortaya çıkıyor.Fenerbahçe'nin bu 2 oyuncu için toplam 12 milyon € bonservis ödediği söyleniyor ki bu oyuncular için şu an net şeyler söylemek zor ve bu transferler oldukça riskli.Bu paralara Avrupa'da tanınan oyuncular da alınabilirdi.Ayrıca Süper Kupa Finali'nde gördüğüm kadarıyla çok da takımlarına sınıf atlatacak oyuncular gibi değiller.
Fenerbahçe'nin geçen sezona göre en büyük avantajının bu sezon camianın şampiyonluktan başka hiçbir şey düşünmemesi ve tamamen lige konsantre olacak olması olduğunu düşünüyorum.Geçen yılın izlerini silmek için futbolcuların da ekstra efor sarfetmesini bekliyorum.Yine de hırs,istek ne kadar artarsa artsın Cristian ve Andre Santos Süper Kupa Finali'ndeki gibi oynayacak olursa,muhtemel yabancı kontenjanı problemiyle de birlikte geçen yıldan çok çok ileride bir takım olması zor bence Fenerbahçe'nin.
Fikstürünün son haftalara doğru kolaylaştığını da düşünürsek,lige yapılacak iyi bir başlangıç Fenerbahçe'yi şampiyonluk havasına sokabilir ve bana kalırsa en çok ihtiyacı olan şey de geçen sezon bir türlü yakalayamadıkları o hava olacak F.Bahçe'nin.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Beşiktaş 0-2 Fenerbahçe

Bu yıl 4.sü düzenlenen Süper Kupa'yı Beşiktaş'ı 2-0 yenen Fenerbahçe kazandı.Maçın özellikle ilk yarısı beklediğimden biraz daha tempolu geçti.İlk yarıdaki oyun anlamındaki üstünlüğünü skora yansıtamayan Beşiktaş,maçın en iyilerinden olan Sivok'un bir anlık hatasıyla sebebiyet verdiği penaltınıın ardından oyundan düşerek kupayı Fenerbahçe'ye kaptırdı.
Olimpiyat Stadı'nda yine boşluklar göze çarpıyordu,ancak eskiye oranla ulaşımın daha rahat olduğu söyleniyor.Ben ilk kez Olimpiyat Stadı'na gittim ve gerçekten de bir problem yaşamadım.
Yine de metronun bir an önce ulaşması lazım çünkü geç saatte biten bir maçın ardından sadece belli başlı yerlere gidilebiliyor.
Maça gelince Beşiktaş'ı Porto ve Lyon maçlarında olduğu gibi yine beğendim.Geçen sezona göre en büyük fark,geçen yıl rakip kim olursa olsun oyununu rakibe göre kuran ve rakibinin hatalarını bekleyen Beşiktaş, bu yıl daha çok pas yapan,oyuna hükmeden bir takım olma çabasında.3 önemli takıma karşı bile sezon başında olmamıza rağmen bu çaba yer yer başarıya ulaştı ve bu bence önemli bir adım.Diziliş olarak Beşiktaş 4-3-3'den vazgeçmedi ancak ileri üçlüde solda Bobo sağda da Yusuf'un oynaması sürpriz oldu.İlk yarıda özellikle de ilk yarım saatte Beşiktaş oyunun tartışmasız hakimiydi ve Fenerbahçe sadece Beşiktaş'ı durdurmaya çalışıyordu.Bu bölümde Ernst-Tello-İsmail-Nobre gibi isimlerin uygulamaya çalıştığı tek topa dayalı hücum girişimleri Beşiktaş'ın hücumlarına yeni bir boyut katıyordu.
Maçın hemen başında Yusuf'un ceza sahasına girmeden hemen önce Bilica tarafından düşürüldüğü pozisyon kesinlikle fauldü ve en az sarı karttı,bunun dışında 2.yarıda Nihat'ın frikikinde Bilica da topu Sivok'a benzer şekilde elle kesti fakat penaltı kararı sadece Sivok'un müdahalesine çıktı.
İlk yarıda Yusuf'un direkten dönen kafası ve Nobre'nin karşı karşıya kaçırdığı gol en ciddi pozisyonlarımız olurken Fenerbahçe,gole en çok İsmail'in kaptırdığı topun ardından Güiza'nın Alex'e pasında yakalamış ancak Rüştü başarılı olmuştu.
2.yarıya Beşiktaş Yusuf-Nihat değişikliği ile başladı.Bana göre Nihat çok erken oyuna girdi ki zaten oynadığı oyunla da bunu belgelemiş oldu.Zamana ihtiyacı olduğu çok açık.Ayrıca Yusuf gibi 34 yaşına gelmiş bir oyuncu çıktıktan sonra hücum gücümüzün ciddi şekilde düşmesi de bir problem olarak gözüküyor.Tello ve Bobo'nun oyundan düşmesi,Nihat'ın da zaten hazır olmamasıyla beraber Beşiktaş zaman ilerledikçe oyundaki hakimiyetini Fenerbahçe'ye kaptırmaya başladı.
Alex'in frikikinde bana göre o ana kadar maçın en iyisi olan Sivok biraz da gereksiz bir şekilde topu elle kesti,penaltının ardından Beşiktaş'ın maçı çevirebilmesi zaten çok zordu,Holosko ve Rıdvan da oyuna girdikten sonra skoru değiştirebilmekten çok uzaktılar.Maçın uzatma anlarında güzel bir kontratak golüyle Fenerbahçe kaptanı Alex skoru 2-0'a taşıdı ve maçın en değerli oyuncusu seçildi.
Beşiktaş'ta Rüştü bir ara herkesi heyecanlandıracak hatalar yapsa da önemli kurtarışlar da yaptı,yani her zamanki gibiydi.Erhan hazırlık maçlarının aksine silik bir oyun oynadı.Sivok maçın en iyilerinden biri olurken Ferrari de Erhan'ın aksine hazırlık maçlarına oranla daha iyiydi.Yavaş yavaş kendini bulmasını bekliyoruz Ferrari'nin de.İsmail ise henüz tam potansiyelini yansıtamasa da hiçbir Beşiktaş'lının ondan yana bir sıkıntısı olduğunu düşünmüyorum.9 yıl İ.Üzülmez'i izledikten sonra hata yapacak olsa da İsmail yapsın diye düşünüyorum ki öyle ciddi bir hatası da olmuyor.
Ortasahada Ernst yine bildiğimiz gibiydi.Zaten takımda en az 7-8 oyuncuda Sivok-Ernst-Nobre üçlüsünün ciddiyet,konsantrasyon ve istikrarı olsa ligin rahatlıkla en önemli takımı olduğumuzu düşünürdüm.Fink daha çok Alex'le oynadı,ilk yarıda fazla adım attırmadı ve bu da F.Bahçe'nin oyun kurmasını engelledi.Deivid yedekte iken Alex de iyi kontrol edilince F.Bahçe iyi hücum edemez oldu.Fink, Cisse'ye oranla daha sert bir oyuncu,yararlı olacağını tahmin ediyorum.Tello ise maça iyi başladı ancak geçen yıllarda olduğu gibi yine dakikalar geçtikçe oyundan düştü.Tello diri olduğu zaman çok önemli bir silah.
Maça ileri üçlüde başlayan isimlerden Yusuf çıkana kadar bence başarılıydı.Takımda topu en iyi saklayan oyncu olduğu kesin.Direkten dönen bir kafası ve gole giderken düşürüldüğü bir pozisyonu düşününce faydalı olduğunu düşünüyorum.Nobre her zamanki mücadelesini yaptı,elinden gelenin en iyisini oynadı.Bunu yapmaya devam ettiği sürece Nobre benim gözümde ileri üçlünün tek banko ismi olmaya devam edecektir.Kaçırdığı gol pozisyonu çok ciddi bir fırsattı ancak biz Nobre'yi böyle sevdik.Bobo ise sol açıkta özellikle ilk yarıda etkili olmaya çalıştı ve birkaç pozisyonda bunu başardı.Ayrıca Bobo'nun varlığı Gökhan Gönül'ün ileri çıkışlarını da ortdan kaldırdı ancak o da ilk yarının sonlarına doğru oyundan düştü ve geri kalan sürede eli belinde dolanmaya başladı.
Oyuna sonradan giren isimlerden Nihat'ın hiç hazır olmadığı ortada ve bence en az 1 ay gerekecek Nihat'tan faydalanabilmemiz için.Holosko zaten takımın oyundan kopmaya başladığı bir anda oyuna girdi ve bu gibi durumlarda çoğunlukla olduğu gibi yetersiz kaldı.Rıdvan ise hücum yönü güçlü bir bek olduğu için oyuna girdi ancak böylesine bir maç için çok tecrübesiz olduğu belli oluyordu.
Fenerbahçe'de ise Koch faktörünün etkileri olacağı zaten belliydi ve maçın sonlarında skor avantajının moraliyle de birlikte Beşiktaş'a oranla daha diri kaldılar.Savunmada Vederson'un G.Gönül'e oranla daha çok bindirme yapmasında karşılarında oynayan oyuncuların da etkisi vardı.Bilica-Önder ikilisinin yeterli olmadığını düşünüyorum ancak o bölge için alıncak bir yabancı stoper de Fenerbahçe'de kontenjan sorunun iyice artmasına sebep olacak.Yeni transferlerden Cristian sade oynayan bir oyuncu gibi gözüktü ve sanki çok büyük işler yapamayacakmış izlenimi verdi.Emre ise istekliydi.Andre Santos ise teknik ama ağır bir oyuncu gibi.Yine de Uğur Boral'ın dağınık oyunundan sonra Fenerbahçe'liler ondan memnun kalırlar diye tahmin ediyorum.Kazım geçen yıllara göre biraz daha ciddi oynasa da yerine giren Deivid kadar yararlı değil.Deivid Fenerbahçe'nin halen en önemli isimleinden biri bence ama yabancı sayısı problemi en çok onun başına patlayacak gibi duruyor.Alex ise 5 yıldır alıştığımız gibiydi,oyundan çok fazla gözükmedi diye düşünüken 2 gol atıp maçın adamı seçildi,kupayı da takımına getirdi.Güiza ise beni bu maçta epey şaşırttı.Hazırlık kampına çok geç katılmasına rağmen takımda en çok koşan isimlerden biri oldu.
Beşiktaş,geçen sezonki dizilişini korurken oyuna biraz daha fazla hükmeden bir takım olma çabası içerisinde,Fenerbahçe ise ilk olarak geçen sezonki vurduymazlığı ortadan kaldırmak ve kadroyu mümkün olan en kısa zaman içinde şampiyonluk havasına sokmak istiyor.
İki takım da geçen sezona göre daha iyi olacakları yönünde izlenimler verdiler.
Bu sezon üç büyüklerin kıyasıya mücadelesine sahne olacak gibi gözüküyor.

1 Ağustos 2009 Cumartesi

2009 Süper Kupa Finali: Beşiktaş-Fenerbahçe

2 Ağustos Pazar günü Beşiktaş ile Fenerbahçe 4.kez düzenlenen Süper Kupa'yı 2.kez kazanmak için karşı karşıya gelecek.Beşiktaş geçen sezon hem ligde hem kupada şampiyon olunca bilindiği gibi Türkiye Kupası finalisti olarak Fenerbahçe Beşiktaş'la oynamaya hak kazanmıştı.Atatürk Olimpiyat Stadı'ndaki final yeni sezonun artık başladığını göstermiş olacak.G.Saray ve F.Bahçe'nin zayıf rakiplerle oynadığı Avrupa Ligi öneleme maçlarından sonra ilk kez ciddi ve sert bir maç görmüş olacağız.
Beşiktaş, İspanya'daki Barış Kupası'nda Lyon ve Porto gibi güçlü takımlarla karşılaşmış ve her iki maçtan da beraberlikle ayrılmıştı.Bu maçların en umut verici yanı ise yeni transfer Fink'in de katkılarıyla Beşiktaş'ın uzun süre sonra güçlü rakiplere karşı ortasahada ezilmemesi olmuştu.Geçen sezondan farklı olarak biraz daha fazla pas yapmaya çalışan ve hızlı oynamak isteyen bir takıma dönüşme sürecinde şu an için Beşiktaş.Bunun dışında takımın yüksek kondisyonu ise geçen sezon olduğu gibi devam ediyor.Özellikle Ferrari her ne kadar hazır bir görüntü çizmese de Beşiktaş son yıllardaki en iyi savunmasını da kurmuş durumda.İsmail de yıllardır aranan solbek oyuncusu olacak.Şu an için tek sorun 10.5 numara diye bahsedilen ortasahada Tello kadar yaratıcı ve teknik aynı zamanda Ernst ve Fink kadar mücadeleci bir oyuncu eksikliği.Bu özelliklere uyan bir oyuncunun takıma katılması halinde Beşiktaş'ın lige rakiplerinin en az bir adım önünde başlayacağını düşünüyorum.Süper Kupa finalinde ise Tello ve Nihat'ın ufak problemleri nedeniyle hücumda kısır bir takım bekliyorum.Bobo ve Holosko hazırlık maçlarında beklenenin çok uzağındaydı.Tello ve Nihat'tan da tam verim verim alınamayacağı hesaba katılırsa pozisyon bulmakta zorlanabiliriz.Ayrıca Serdar Özkan da bu maçta çok büyük ihtimalle 11'de başlamasa da forma bulacaktır,bu da bir başka tehlike gibi gözüküyor.
Fenerbahçe ise çok kötü geçen bir sezonun ardından kendisini tamamiyle lige hazırlıyor.Bu doğrultuda yeni bir macera aramak istememe düşüncesi, ligi iyi tanıyan Daum'u tekrar göreve getirmekle sonuçlandı.Geçen sezon kadro kalitesi olarak uzun süre sonra rakiplerinin arkasında kalan F.Bahçe bu sezon oldukça pahalı transferler yapmış durumda.Özellikle son 2 transfer önlibero Cristian ve sol açık Dos Santos takımın en çok ihtiyaç duyduğu bölgelere yapılan transferlerdi.Ancak 12-13 milyon € ve 3 oyuncu karşılığında takıma katılan M.Topuz-Özer ikilisi için aynı şeyleri düşünemiyorum.Deivid ve Kazım varken yapılan bu 2 transferin biraz lüks olduğunu düşünüyorum.Ayrıca önümüzdeki sezon Fenerbahçe'nin geçen yıl Beşiktaş'ın yaşadığı yabancı sorununu yaşamasını bekliyorum,çünkü şu an için yedek kalacak gibi duran bir yabancı gözükmüyor.Yine de F.Bahçe de geçen sezona oranla daha kuvvetli gözüküyor.Camiadaki şampiyonluk isteği baskıya dönüşmezse ve oyuncular da gereken hırsı gösterirse F.Bahçe şampiyonluk yolunda oldukça iddialı ve şanslı olacaktır.Süper Kupa finalinde F.Bahçe ilk kez Hoffenheim maçı hariç güçlü bir takımla karşılaşmış olacak,bu da şu ana dek Catania,Lyon,Porto
gibi takımlarla karşılaşmış olan Beşiktaş karşısında bir dezavantaj olacaktır.
Takımların daha çok rakiplerinin hatalarını bekleyeceği,çok fazla pozisyon zenginliği olmayan bir maç olacağını düşünüyorum.İzmir'deki kupa finaliyle birlikte rakibine karşı süren şanssızlığını kıran Beşiktaş,geçen yıl kazanılan 2 kupa ile birlikte biraz daha rahat ve özgüveni yüksek şekilde maça başlayacaktır.Maçın uzatmaya ve belki de penaltılara gitme ihtimalini de yüksek görüyorum.
Bu final maçı için yapılan yanlış uygulamalar da dikkat çekiyor.Özellikle maça özel araçları ile gelecek olan taraftarların kulüplerinden alması gerekn stickerlar ve yine bu stickerları alabilmek için de en az 4 kişi olma zorunluluğu gerçekten çok saçma.Yani yine bir organizasyon bozukluğu ile karşı karşıyayız.
Son olarak Beşiktaş'a bol şans diliyorum ve çifte kupayla biten sezonun ardından yeni sezona da kupayla başlamanın hesaplarını yapıyorum.